Plastikler, üstün özelliklerinden dolayı, yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren, bir çok alanda geleneksel malzemelerin (cam, metal, kâğıt vb.nin) yerini almıştır. Çeşitli uygulamalarda kullanılan toplam plastiğin hacmi bundan birkaç yıl önce çelik kullanımını aşmış ve günümüzde plastik metalden daha fazla kullanılır olmuştur. Şimdi, birbirinden farklı yapısal özelliklere sahip birkaç düzine plastik türü arasında kullanımı en yaygın olan türe, yani poliolefine odaklanalım:
Poliolefinler, antibalistik kumaşlardan fıstık yağı kavanozlarına, halatlara; tribün koltuklarından koruyucu gıda ambalajı ve taşıma torbalarına kadar, şaşırtıcı genişlikte bir ürün yelpazesinde kullanılmaktadır. Örneğin, gıda ambalajı olarak poliolefinler; ucuz, hafif, kolay üretilir, içine konulan maddeyle etkileşime girmeyen, zehirleyici (toksik) etkisi ve kokusu olmayan, mikroorganizmalara karşı dirençli, kullanıldıktan sonra atılabilen ya da alışılagelmiş yöntemlerle geri kazanılabilen, yığın haline getirilmeleri halinde doğal yollarla bozunmaları mümkün olan malzemelerdir. Poliolefinler bütün bu ölçütleri karşılayabilmektedir. Böyle bir özelliğe sahip başka hiçbir malzeme sınıfı yoktur.
Poliolefin torbaların ve plastik filmlerle üretilen diğer malzemenin kullanımı yaygınlaştıkça, kullanım amacı sınırlı olan plastiklerin gereğinden fazla dayandığı, yani kullanıp atıldıktan sonra çevrede çok fazla kaldığı dikkat çekmiştir. Yapısından kaynaklanan dayanıklılık özelliğinden dolayı, bir çok plastik malzeme, kentsel katı atık sisteminde birikmeye, sürekli bir kirlilik kaynağı olmaya ve çevremizi etkilemeye devam etmektedir. Artık, her yerde karşımıza çıkan plastik malzemeye son bir özellik eklemek şart olmuş; Yaşam Süresi Denetim Altına Alınmış Plastiklerin pazara sunulmasının vakti gelmişti ve bu iş başarılmıştır.